TAN KÖYÜ

YARDIMLAŞMA VE KALKINDIRMA DERNEĞİ

köyümden Son Mektup

Geri Dön

Köyümden son mektup
Yürek dolusu özlem ve hasretle vardım çocukluğumun köyüne
Sabah ezanı ile uyandım içim kaynıyor ve heyecan doluydum .
Açtım göğsümü girsin ciğerlerime munzurun keskin kokusu diye .
Ama o beklediğim ses gelmiyor, sanki oturmuş ağlıyor can köyüm,
Hem sitem ediyor hem de hasretle sarılmak istiyor canan köyüm.
Eski günleri yadetmek için çıktım taşlı yollarına
Kendimi bıraktım bu yaşlı munzur köyünün kollarına.
Her attığım adımda yüreğim dağlandı içerim parçalandı,
Hem güldüm hem ağladım eski günlerim birbir canlandı.
Dağa yaslanmış yaşlı “Tan” beni bağrına bastı ana şefkatiyle,
Biz ona yanlış yaptık amma o bizi yinede kucakladı hoş muhabbetiyle .
Dostum, sana anlatayım istedim burada yaşadıklarımı
Mektuba dökmek geldi içimden bütün duygularımı.
Ey dost sabah telaşları yok köyümün sokaklarında
Ne inekler nede danalar toplanıp dağa gitmiyor artık.
Ocaklar yanmıyor bacalardan kara duman da tütmüyor ,
Belliki herkes kendine tüplü ocak ve fırın almış.
Artık hark açmak da yok giden suyu kovalamak da
Bütün harklara plastik borular döşemişler pompalar koymuşlar.
Kurtlu elmaya da hasret kaldık buralarda
Niyemi herşeyi ilaçlamışlar kurtlar bile terketmiş buraları artık .
Ne göllerinde nede derelerinde çimemez olduk,
Sularını da esir almışlar sisteme bağlamışlar artık.
Bostanlardan hıyar domates çalalım dedik
Etraflarını tel örgüden surlarla çevirmişler .
Söğütlerin dibinde ocağı yakıp isli çay içelim dedik
Hemen tüpü yaktılar çayları da sallama yaptılar.
Sokaklarında ne bir horoz gördüm nede bir tavuk
Belliki herkes ambalajlı yumurtaya alışmış artık.
Ne inek kalmış nede hakiki koyun köyümde
İthal hayvanları salmışlar munzurun ovalarına vede dağlarına
Dağlardan taze mantar toplayalım diye heves ettik
Araba lastikleri geçmiş dağ çiçeklerinin ve mantarların üzerinden
Çocukluğumun yağını ve peynirini aradım bir ümitle
Getirdiler önüme yağ ve peyniri fabrikasyon paketle
Buralarda da artık pastörize paket sütü içilir olmuş
Çökelekten eser bile kalmamış ayran ise tarih olmuş.
Arılar diplomalı ballar ultra organik hemde sertifikalı
Sadece adı kalan tandır ekmeğini bile şehirden taşır olmuşlar,
Benim köylüm şehirin herşeyini almış buralara getirmiş,
Munzurun dağlarınıda naylon poşetlerle kirletmiş.
Havası şimdilik direniyor temiz kalmak için
Bu gidişle suyunuda yakında klorlar belki.
Serin ve loş kerpiç evlerini söküp atıyorlar
Yerlerine de betondan acayip şeyler yapıyorlar .
Sokak çeşmelerinde sular gürlemiyor artık
Harklarının bile üstünü örtüyorlar suyu görmemek için.
Damlarında yükseliyor uydu antenler sıra sıra
Dünyadan kopmak istemiyorlar akılları sıra.
Sıcak ve yumuşak höllükle büyümüştük çilekeş anaların belinde
Sızdırmaz,lastikli hemde hijyenik bezler var şimdiki anaların elinde.
Çeşme başı sohbetleri yok artık cami önü muhabbetleri can çekişiyor
İnternet buralarıda istila etmiş ağalar artık birbiriyle mesajlaşıyor.
İçinden geldiği gibi değil köyüne gitmeyi planlıyor insanlar
Köye değil yazlık devremülklere gelir gibiler artık.
Ey dost söylenecek o kadar çok şey varki içerim dopdolu
Amma mektup bu kısa olur kalanını ben sana mail atarım
Belki oda köyden son mail olur !.....

Ahmet Karahan

12 Aralık 2019
DİĞER Şiir Portalı